Rant, Kişisel Çıkarlar ve Bursa

bursa_atatürk_caddesiİşimiz gücümüz Bursa. İstiyoruz ki sokaklarında büyüdüğümüz bu şehir güzel olsun, imrenelim. Başkaları bu şehre geldiklerinde gıpta etsinler. Peki neden olmuyor? Hepimizin buna verilecek cevapları vardır elbet. Benim bu yazıda öne çıkarmak istediğim cevap : Kişisel Çıkarlar ve Rant.

Bursa tarihin her döneminde önemli bir şehir. Bin yıllık bir kültürün ilk başkenti. Bunun yanı sıra zengin bir şehir. Uludağ’ın sağladığı fiziki şartlar ile beslenen Bursa Ovası şehre zenginliği getirmiş. 1800’lü yıllar ile birlikte Balkanlardan ve diğer imparatorluk topraklarından ( Kafkaslar vb ) Bursa’ya kültür akmış. Bu bilgi birikim Bursa’yı daha da zenginleştirmiş. Bu zenginlik her daim paylaşım problemleri yaratmış , Bursa rantı güçlü bir şehir olmuş.

Bugün yapı stokumuzun %60’ı sorunlu durumda. Fay hatlarının üzerine ruhsatlar veriyoruz. Kentsel dönüşümden anladığımız ise daha yüksek katlı ama para kazanılan binalar. Kentsel değil rantsal bir dönüşümden bahsediyoruz.

Tercihler halka göre değil ranta ( sadece para karşılığından değil , oy vs her türlü ranttan bahsediyorum ) göre yapılana kadar Bursa çok güzel bir şehirdi. Maalesef artık yeşil bir şehir değil , güzel sıfatını da sadece kendi nitelikleri gereği ( Uludağ , tarihsel miras vs ) hak ediyor.

Sorumuza geri dönelim. Peki neden olmuyor? Çünkü bu şehre gerçekten hizmet eden adamları siyasete kurban veriyoruz.

Ahmet Vefik Paşa

1864’de Rumeli ve Anadolu yolsuzluklarını incelemek üzere atanır. Yetki alanı  Kocaeli, Bursa, Biga, Balıkesir’den Antalya’ya kadar uzanmaktadır. Bursa o dönemde 1855 depremi ile birçok binası hasar görmüş bitap durumdadır. Paşa durumu görünce Bursa’ya yerleşir daha ileri gitmez ve imar işlerine girişir. Kentin onarımı işlerine el atar ve maalesef çıkarlarına dokunulanların şikayeti üzerine görevden alınır.
Paşa 1879’da bu kez Vali olarak yeniden Bursa’ya gelir. 1882’ye kadar görevde kalır. Paris belediye başkanı Haussmann’dan etkilenir. Bursa’nın bugün birçok caddesi , binası o etkilenmeden izler taşır. Yine bu valiliği döneminde, depremden zarar görmüş birçok önemli anıtın restorasyonu, özel ilişkilerini kullanarak Bursa’ya getirttiği Fransız mimar Leon Parvillee tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bugün de şehrimizin simgesi durumundaki Hükümet Konağı,  Belediye Binası ve tiyatro binası onun Bursa’ya kazandırdığı yapıtlardır.

Haşim İşcan

Paşa’dan sonra ikinci efsane valimiz. İsmet Paşa’ya bağlı olduğu için Bursalılar “Vali Paşa” adını takmışlar. Geldiği dönemde dar bir Atatürk caddesi var , stadyum yok , hastane yetersiz.

Gazeteci Yazar Niyazi Menteş’e kulak verelim : “Güçlü Vali İşcan, finansman bulma yöntemleriyle de dikkati çekiyordu. Kapı kapı esnafı dolaşır, durumuna göre ne verirse alırdı. Vatandaştan aldığı bağışlarla yatırım yapan Haşim İşcan, 1950 seçimleri sonrası, daha önce görev yapan Ahmet Vefik Paşa’nın akıbetine uğruyor ve görevden alınıyordu.  Atatürk Caddesi’nin genişletme çalışmaları başladığı zaman Bursa eşrafı ayağa kalktı. Vali Paşa burada at mı koşturacak, dediler. Bugün Atatürk Caddesi Bursa’ya dar geliyor. Yani yeniliği kabul etmeyen bir tarafımız var. Haşim İşcan’da da aynen Ahmet Vefik Paşa dönemindeki senaryo yaşandı.”

Anlaşılan İsmet Paşa bağlantısı yüzünden Demokrat Parti Vali İşcan’a hiçbir zaman sıcak bakmamış. 1950 seçimlerinden 20 gün sonra bu değerli devlet adamı görevinden alınmış. Bunda tek parti döneminin Veli-Belediye Başkanı uygulaması sanırım çok etkili olmuş.

Döneminde yapılan işler Valilik konutu, Memleket Hastanesi, Atatürk Stadyumu, şu an Osmangazi Kaymakamlığı olarak kullanılan Haşim İşcan İlkokulu, Setbaşı Vergi Dairesi, Ticaret Lisesi, Uludağ Sanatoryumu, Demirtaş Paşa ve Süleyman Çelebi türbeleri sayılabilir.

Tekrar Niyazi Menteş’e dönelim. “Haşim İşcan’ın kurmayları vardı, kurmayları mühendisler heyetiydi. Tek tip proje tahminime göre Ankara’dan geliyordu. Haşim İşcan’ın 5 yıla sığdırdığı bayındırlık hizmetleri içinde Atatürk Caddesi’nin genişletilmesi, iki adet sebze hali binası, Çelik Palas Oteli’nin yeni bölümünün inşası, Merinos fabrikası ilave tesisleri ve lojmanları, Irgandı Köprüsü’nün onarımı, içme suyu şebekesinin yenilenmesi dikkat çekiciydi. Bir anlamda Bursa’nın mimari kimliği kısa süre içinde değişmişti.”

Şimdilik bu kadar , dersimize çalışmaya devam. Sırada Kemal Bengü , Teoman Özalp , Erdem Saker  ve Hikmet Şahin var.

Kaynak : Çeşitli internet siteleri ve http://www.bursadakultur.org/

Şurada çok saygı duyduğum değerli büyüğümüz Erdem Saker’in bir röportajı var : http://www.bursadakultur.org/erdem_saker_2.htm 

Bursa ve Deva için bana yazın.